17 Ekim 2010 Pazar

demek ki her şey istiklal caddesi kadarmış

facebook sağolsun, aylar önceki yazılan her şeyi sıkı sıkı saklamış. benim gibi... ama ancak aylar sonra bakmaya cesaret bulabildimki sanırım bu da iyileşmenin bir göstergesi..

aylar önce neler ne güzel şeyler yazılmış. ve aylar önce bir gün olmuş ki ben son üç sayımı o günde dondurarak yaşadım. parça parça, her sabah işe giderken, her akşam işten dönerken, o günün anlarını teker teker zihnimde tekrarladım. her gün bir saniyeyi yaşadım ve sanırım artık tüketiyorum. o nedenle, 3 ay boyunca bir kez bile duygu patlamasıyla bir türlü ağlayamayan ben, caanım bir arkadaşımı telefonla teselli ederken, onun derdi için onunla konuşurken kendime geldim.

her şey bir saat içinde oldu. bir saat içinde ben, onun istediği o "yukarıdan bakabilme"yi yaşadım. demek kendi kendime yüksek sesle söylemem gerekiyormuş bazı şeyleri, başkalarını iyileştirmeye çalışırken ben, ancak o zaman kendimi iyileştirebiliyormuşum. en azından bu böyle oldu. kendi söylediklerime, karşımdakinden daha çok inandım belli ki.

üç ay öncesine baktım az önce. allahm ne yıpranmalar, ne güzellikler ama. ve şimdi, yine içimde bir şeyler var ama onlar da eminim ki o gün gelinceye kadar daha azalmış olacak. ve karşısına çıktığımda, galiba onun beni bildiği güçlü kadından, çok daha güçlü bir kadın olacak. ben bunları tek başıma atlattım. ve sadece bir kere, telefonda arkadaşıma söylediklerime inandıktan sonraki gece yatağımda hıçkırarak en fazla beş dakika ağladım. ağladım ve geçti, geçti gibi.

ve ona dedim, bugüne kadar yaşadıklarımı, başımdan geçenleri, ne hallere büründüğümü en yakınlarım yani benim için herkes olan "herkes" bilecek. ama o bilmeyecek. bilmesine lüzum kalmayacak ya da o lükse sahip olamayacak. bilmesin istiyorum, ve şimdi her şeye hazırım. şimdi iste arkadaş olabilirim, yanında eğlenebilir, en içten kahkalarımı atabilirim. deliliğe rahatlıkla vurabilirim. artık kendime geldim çünkü. çünkü artık bundan sonrası için bir beklentim yok, düşünceler yok. sadece ben varım. işte bu yüzden de artık onun yanındayken ben olacağım.

sevgiye inancıma ne oldu? ağır yaralar aldı. ama şimdi ben yaşadıklarımı böyle acı acı sinderebiliyorsam, demek ki hala onu hayatımdan atamıyorsam bi değeri var demektir. ona saygı duyuyorum ve onu seviyorum demektir. ama bu sevginin biçimi değişti artık, bu bizim için iyi mi oldu kötü mü oldu bilemiyorum ama demek ki ben şu aşamada onunla ilgili bişi istemiyorsam, bu onun istediği bir şeyin gerçek olacağı için iyi bir şey, ama benim yine istediğim bir şeyin, daha önce deli gibi isteyip de üstüne onca şey yaşadığım şeyin küllenip savrulması demektir ki bu da bence kötü bi şey.

artık ondan sinyal alamıyorum. ne düşündüğünü hissettiğini neler yaptığını tahmin edemiyorum. bundan sonrasını ama merak ediyorum. eğer onunla karşılaştığımda ya da konuştuğumda tüm bu yazdıklarımı yapabilirsem, hakikaten helal olsun bana, demek ki hakikaten onun görüp etkilendiği gibi güçlü bir kadınım ben.

ama yine de her şey, demek ki;

"alnimdan akan ter
sana hic degmedi
gozumden damlayan yas
denizi bulmadi
...
bir sokak gordum ruyalarimda gecelerce
hic sana cikmadi
sadece yarim saat tutustuk elele
o saat durmadi
dusunuyorum
ne kadar sevmis olabilirim
dusunuyorum
sen ben gece ve bir yol
baska bir sey
yok elimde hafizamda
dusunuyorum
ne kadar yer etmis olabilir
anlari birer birer
topladim sakladim
tarihin ortasinda
gelecek aradim
hucreme girdin dokundun hucrelerime
buluttum damladim
cumleler kacti dagildi dort bir tarafa
sadece noktayim
dusunuyorum
ne kadar sevmis olabilirim
dusunuyorum
sen ben gece ve bir yol
baska bir sey
yok elimde hafizamda
dusunuyorum
ne kadar yer etmis olabilir
istiklal caddesi kadar
" mış. benim, canım, arkadaşım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder