1 Ocak 2011 Cumartesi

sana büyük bir sır söyleyeceğim

sana büyük bir sır söyleyeceğim; zaman, sensin

zaman kadındır, gönlü çelinsin ister zaman

hep okşansın diz çökülsün hep

dökülmesi gereken bir giysi gibi ayaklarına

taranmış

bir upuzun saç gibi zaman

soluğun buğulandırıp sildiği ayna gibi

zaman sensin uyuyan sen şafakta ben uykusuz seni beklerken

sensin gırtlağıma dalan bir bıçak gibi

ah bu söyleyemediğim işkencesi hiç geçmeyen zamanın

bu durdurulmuş zamanın işkencesi mavi çanaklarda kan gibi

bu göz susuzluğundan sen yürürken odada

bense bilirim büyüyü bozmamak gerektiğini

daha beter seni kaçak

seni yabancı bilmekten

aklın ayrı bir yerde gönlün ayrı bir yüzyılda kalmaktan

tanrım ne ağırdır sözcükler asıl demek istediğim bu

hazzın ötesinde taşındı sevgim hiçbir zararın erişemeyeceği yerde bugün

sen ki benim saat-şakağımda vurursun

boğulurum soluk alıp vermesen

tenimde bir duraksar ve yerleşir adımın

sana büyük bir sır söyleyeceğim her söz

dudağımda bir dilenen zavallı

acınacak birşey ellerin için kararan birşey bakışının altında

işte bu yüzdendir sık sık seni seviyorum deyişim

boynuna takabileceğin bir tümcenin o parlakca kalp kristali

kaba konuşmamdan gücenme benim bu konuşma

ateşte şu tatsız cızırtıyı çıkaran sudur o kadar

sana büyük bir sır söyleyeceğim bilmem ben

sana benzeyen zamandan söz açmayı

bilmem senden söz açmayı bilir görünürüm

tıpkı uzun bir süre garda

el sallayanlar gibi gittikten sonra trenler

bilekleri sönerken yeni ağırlığından gözyaşlarının

sana büyük bir sır söyleyeceğim korkuyorum senden

korkuyorum yanın sıra gidenden pencerelere doğru akşam üzeri

el kol oynatışından söylenmeyen sözlerden

korkuyorum hızlı ve yavaş zamandan korkuyorum senden

sana büyük bir sır söyleyeceğim kapat kapıları

ölmek daha kolaydır sevmekten

bundandır işte benim yaşamaya katlanmam

sevgilim.

louis aragon

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder