21 Ekim 2011 Cuma

paris ya da "vat dı hel vat dı fak"

çok heyecanlıyım, hadi ya hemen gidelim...

bir gün daha kalalım desem kalır mıyız?

hayır...

bir yeri sevip sevmemeniz, oraya kiminle gittiğinize yahut orada kiminle vakit geçirdiğinize bağlıdır.

bu adamların neden bu kadar ukala olduğunu anlıyorum. benim de ülkemde böyle bir müze olsa, ben de ukala olurum.

dedeleri yaptıysa bana ne... o ne yapmış ben ona bakarım.

önceden hayran olup görmek için sabırsızlandığınız bir yerle ilgili edindiğiniz fikirler, size orada nasıl davranıldığına göre şekillenir.

garsonlar çok bilmiş bi kere, insan kasıntı oluyor kafelerde.

oranın en güzel yanı, nehir kenarında aldığın şarap ve peyniri yiyip içmekti...

yapmaktan keyif aldığınız şeyleri dünyanın neresinde olursa olsun yine yaparsanız aldığınız haz, anılarınızı renklendirecek tek şeydir.

evler ne kadar güsel, şu apartmanlara bak!
her yer çok düzenli, her yer dekor gibi... şuralarda yaşadığını düşünsene!

güzel, ama sana ait değiller. bunu her köşe başında hissedecek ve her gün küfür edecek bir neden bulduğunuz şehre ait olduğunuzu fark edeceksiniz. bir yere ait olduğunu hissetmek, ruhu kuşkusuz rahatlatır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder